Vatandaşlık en yalın tabiriyle, bir gerçek kişinin, tüzel kişi olan bir devlete aidiyetini ifade eden bir kurumdur. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası madde 66/f.1 ise vatandaşlık kavramını, “Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür” şeklinde tanımlamaktadır. Devletler kendi vatandaşlarını belirleme hususunda mühasır yetki sahibidir.

5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu18 (“TVK”) madde 6 ve devamına göre, Türk hukukunda vatandaşlığın kazanılması aslen kazanma ya da sonradan kazanma şeklinde olabilmektedir. Aslen kazanma, soy bağı esası veyahut Türkiye’de doğum esası çerçevesinde gerçekleşmektedir. Türk hukukunda sonradan vatandaşlığın kazanılması hallerinden biri olan yetkili makam kararıyla vatandaşlık kazanma da kendi içinde genel yolla vatandaşlığın kazanılması, istisnai yolla vatandaşlığın kazanılması, evlenme yoluyla vatandaşlık kazanımı ve Türk vatandaşlığının yeniden kazanılması olarak tasnif edilebilmektedir. Üzerinde duracağımız “yatırım yoluyla vatandaşlığın kazanılması”,  konusu ise TVK madde 12’de düzenlenen istisnai yolla vatandaşlığın kazanılması türlerinden birisidir.

Yatırım yoluyla vatandaşlık kazanma konusu, devletlerin çeşitli politikalarla varlıklı durumda olan kişileri kendi vatandaşı yapması veyahut onlara oturum hakkı tanıdıktan sonra getirilen bazı ek şartlarla vatandaşlık yolunu açması olarak tanımlanabilmektedir. Günümüzde birçok ülke, belirli şartlar ve kurallar dahilinde yatırım yapan yabancılara vatandaşlık vermektedir.  Yatırım yoluyla vatandaşlık kazanımı son dönemlerde Türkiye’de de oldukça yaygın bir uygulama niteliğini almıştır.

Türk vatandaşlığının yatırım yoluyla edinimine ilişkin olarak 5901 Sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik yatırım seçeneklerini düzenleme altına almıştır: Sabit sermaye yatırımı yapmak, taşınmaz satın alınması, istihdam oluşturulması, Türkiye’de faaliyet gösteren bankalara mevduat yatırma, devlet borçlanma araçları satın alma, gayrimenkul yatırım fonu veya girişim sermayesi yatırım fonu katılma paylarına yatırım yapmak.

Aşağıdaki şartlardan birinin sağlanması halinde Türk vatandaşlığı kazanılabilecektir:

  • Minimum 250 bin Amerikan doları değerinde bir taşınmaz satın almak ve bu taşınmazın 3 yıl satılmayacağına dair tapu kaydı üzerine şerh koydurmak,
  • Minimum 500 bin Amerikan doları değerinde sermaye yatırımı yapmak,
  • Minimum 250 bin Amerikan doları değerinde kat mülkiyeti ya da kat irtifakı kurulmuş bir yapı için 3 yıl satılamayacağı ve devredilemeyeceği yönünde bir maddeyle birlikte satış vaadi sözleşmesi yapmak,
  • Ülkemiz sınırları içerisinde 50 kişilik istihdam sağlayan bir yatırım yapmak,
  • Türk bankalarına 3 yıl çekmeme şartıyla minimum 500 bin Amerikan doları yatırmak,
  • Devlet borçlanma araçlarını minimum 500 bin Amerikan doları karşılığında 3 yıl satmamak ya da devretmemek şartıyla satın almak,
  • Minimum 500 bin Amerikan doları değerinde gayrimenkul ya da girişim sermayesi yatırım fonu katılma payı satın almak ve 3 yıl elden çıkarmayacağını taahhüt etmek yatırım yoluyla Türk vatandaşlığı için başvurmaya yeterlidir.

Yatırım yoluyla Türk vatandaşlığının kazanılması aşağıda belirtilen üç (3) aşamadan oluşmaktadır:

  • (1)   Yönetmeliğin 20. maddesinde belirtilen yatırım şartlarından birinin yerine getirilmesi ve ilgili kurumdan uygunluk belgesinin alınması;
  • (2)   6458 sayılı Kanun’un 31. maddesinin birinci fıkrasının (j) bendi uyarınca kısa dönem ikamet izni alınması ve
  • (3)   Yatırım yoluyla Türk vatandaşlığı kazanılması için başvuru yapılması

 

Mevzuatta yer alan ilgili hükümler incelendiğinde Türk vatandaşlığının yatırım yoluyla kazanılması imkanının, yatırımcıları çekmek maksadıyla oldukça kolaylaştırıldığı gözlemlenebilmektedir.

Ülkelerin, yabancılara vatandaşlık vermeyi kolaylaştırmalarının temelinde “içsel ekonomik canlılığı sürdürebilmek” yer almaktadır ve bu nedenle, yatırım yoluyla vatandaşlık kavramı aynı zamanda “ekonomik vatandaşlık” olarak da adlandırılmaktadır.

Yatırım yoluyla verilen vatandaşlıkta gerçek kişiler tamamen arka planda kalmakta ve yapacağı yatırım ya da vereceği para asıl olarak ön plana çıkmaktadır. Hatta belirli süre boyunca yapılan yatırıma ve yatırılan paraya dokunmama koşulu, ‘’vatandaşlık’’ kavramının tarihçesi, ruhu, etimolojisi ile bağdaşmamakta adeta ekonomik amaçları ön plana çıkarmaktadır. Bu yaklaşımlar, gerçek kişi ve kişinin geçmişinden ziyade, yatıracağı para ile yapacağı yatırımın öncelikli suretle dikkate alındığını açıkça ortaya koymaktadır.