ÖZET : Anonim şirket, bir unvana sahip, esas sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan ve borçlarından dolayı yalnız sermayesi ise sorumlu tutulan şirkettir. Ortakların mesuliyeti, taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile sınırlıdır. Rekabet yasağı ise anonim şirketlerde sadece yönetim kurulu üyeleri için geçerlidir. Diğer ortakların rekabet etmeme yükümlülükleri yoktur.

Anonim şirketlerde yönetim kurulu üyelerinin rekabet yasağında kıstas TTK.396 hükmü uyarınca da genel kurul üyelerinin muvafakatidir. Yönetim kurulu üyelerine genel kurul tarafından izin verilebilir ; anonim şirketlerde yönetim kurulu üyeleri genel kurulun onayını almadan rekabet yasağına aykırı hareket edemez. Rekabet yasağına uyulmamasının yaptırımları yine TTK.396/1’de hüküm altına alınmıştır.

GİRİŞ: Rekabet yasağının Anonim Şirketler bazında TTK’da hüküm altına alınmasındaki temel amaç; anonim şirketlerde şirketin tüm ticari sırlarına haiz olan ve şirketin temsil ve ilzamında yetkili olan yönetim kurulu üyelerinin işbu bilgi ve yetkilerini kötüye kullanmalarını engellemektir. Böylelikle TTK.396 ile hüküm altına alınan rekabet yasağı ile yönetim kurulu üyelerinin sahip oldukları bu imkânların kendi menfaatlerine ve aynı zamanda şirket zararına kullanılmasının önüne geçilmiştir. Bu çalışmamda da rekabet yasağının kapsamı, kimler için geçerli olduğu ve uyulmaması halinde karşılaşılabilecek yaptırımlar ele alınacaktır.

A. REKABET VE HAKSIZ REKABET TANIMLARI
a. Rekabet Kavramı
Rekabet kavram olarak yarışı ifade etmekle birlikte; ekonomik ve ticari alandaki rekabet ise işletmeler arasındaki mal veya hizmet sunumu, müşteri elde etme ve yüksek kazanç sağlama yönünden bir yarışı ifade eder. Genel olarak ise rekabet kavramı aynı alanda çalışmakta veya hizmet vermekte olan, iş gören kişiler tarafından ulaşılmak istenen amaca ulaşmada karşılıklı mücadele hali olarak tanımlanabilir. Rekabetin gerçekleşebilmesi için öncelikli olarak bir amacın var olması gerekmektedir. İkinci olarak toplulukların amacını gerçekleştirebilmesi için oluşan ortamda kural ve kısıtlamaların olması şarttır. Zira rekabet halinde olan kişi veya kuruluşların kuralsızca davranmaları düşünülemez. Rekabet halinde olan toplulukların da kural ve kısıtlamaların temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilmeden gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Böylelikle rekabet ortamında sağlanması gereken eşitlik sağlanmış olacak, hiçbir kurum veya kişi ayrıcalıklı konumda olmayacaktır.
b. Haksız Rekabet Kavramı
Haksız rekabet, rekabet kurallarının iyi niyete aykırı, aldatıcı davranışlar veya başkaca suret ile kötüye kullanılmasıdır. TTK.m.54/2’de haksız rekabet “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.”denilmek sureti ile son derece açık şekilde tanımlanmıştır. Başka işletmelerin isimlerini veya markalarını taklit etmek, rakip markalara ait ürünleri kullanmak, kendi markalarına ait ürünlerin kalitesine yönelik aldatıcı reklamlar yapmak haksız rekabete örnek oluşturabilecek fiillerdendir.
Haksız rekabet kurumu, bireylerin sahip oldukları rekabet haklarını öngörülen kurallar çerçevesinde iyi niyet kurallarına uygun şekilde kullanmalarını sağlamaktadır. Böylece ekonomik düzendeki rekabet hakkının korunması ve geliştirilmesi de amaçlanmıştır. TTK, yalnızca rakipler arasında haksız rekabetin engellenmesi ile yetinmemiş tedarik edenlerle müşterileri de haksız rekabetten zarar görmemeleri adına dâhil etmiştir. Zira Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 5. ve 48.maddeleri insanın maddi ve manevi varlığının geliştirilmesini, korunmasını ve çalışma alanında piyasanın düzenli ve sağlıklı olarak ilerlemesini devletin görevleri arasına almıştır.

B. TÜRK HUKUKUNDA HAKSIZ REKABETİN DÜZENLENMESİ VE YERİ
a. Genel Olarak
Türk Hukukunda haksız rekabet yukarıda da değinildiği üzere m.54’te tanımlanmıştır. İlgili maddeye göre haksız rekabet hükümleri rakiplerin, tedarik edenlerin veya müşterilerin ilişkilerini etkileyen aldatıcı nitelikte ve dürüstlük kuralına aykırı fiillerden korumayı amaçlamaktadır.
TTK.m.54’e hakim genel ilkeler;
1. Haksız rekabet hükümlerinin temel amacı dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Dürüst işletmeyi dürüst olmayan rakibe karşı koruma amacına özgülenemez.
2. Dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması ve korunması piyasa işlemlerine katılan herkesin (a. Piyasa aktörleri: üretici, tedarikçi, aracı, müşteri, tüketici, işletmeler b. İlişkileri etkileyen medya, eleştirel değerlendirme yapanlar, malları tüketicilerin yararına ve bilgisine sunmak için denetimden geçirenler c. Kamu)
3. Haksız ve hukuka aykırı rekabet eylemi, rakipler veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkiyi olumsuz etkilemektedir. Rekabet yasağı bu durumu engellemektedir.
4. Haksız rekabetin oluşabilmesi için bir rekabet ilişkinin varlığı aranmaz.
Haksız rekabetten söz edebilmek için gerekli unsurlar;
1. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasında ilişkileri etkileyen davranış veya ticari uygulamanın varlığı şarttır.
2. İşbu ticari uygulama veya davranışın, dürüstlük kurallarına aykırı şekilde icra edilmesi gerekmektedir. Burada dürüstlük kuralına aykırı uygulama veya davranıştan kasıt aldatıcı harekettir.
3. Aldatıcı ve dürüstlük kuralına aykırı uygulama veya davranış zarara veya en azından zarar tehlikesine yol açmalıdır. TTK.m. 56/1 zararın tazminini talep edebilmek için zararın veya zarara uğrama tehlikesinin varlığını şart koşmuştur.

C. ANONİM ŞİRKETLERDE REKABET YASAĞINA İLİŞKİN TEMEL DÜZENLEMELER ve YASAL DAYANAKLAR
a. Yasal Dayanaklar
Anonim şirketlerde rekabet yasağının temel yasal dayanağı Türk Ticaret Kanunu’nun 396. Maddesidir. İlgili madde genel kurul üyelerinin rızası veya izni alınmaksızın şirketin faaliyet alanına giren ticari işlerde yönetim kurulu üyelerinin kendi veya başkalarının menfaatine çalışamayacağını, yine aynı faaliyet alanında çalışan şirketlere sorumluluğu sınırsız ortak sıfatı ile giremeyeceğini belirtir.
b. Rekabet yasağının temel özellikleri
i. Rekabet yasağı emredici nitelikte değildir.
Emredici hükümler bilindiği üzere taraflarca aksi kararlaştırılamayan, uyulması zorunlu olan kurallardır. Rekabet yasağı anonim şirketler bazında düzenlenmiş olan TTK.396 hükmünde de belirtildiği gibi genel kurul kararı ile kaldırılabilir. Böylelikle anonim şirketlerde rekabet yasağı yönetim kurulu üyeleri bakımından getirilmiş ve yasağın genel kurul kararıyla kaldırılabileceği açıkça hükme bağlanmıştır. Bizzat kanunun kendisi mevcut kanun hükmünden sapılmasına izin vermiştir. Bu bakımdan hükmün emredici nitelikte olmadığı isabetle kabul edilmektedir.
ii. Rekabet yasağının dar yorumlanması gerekmektedir.
Anayasa’nın 48.maddesi ile getirilmiş ve korunmakta olan çalışma hakkı, herkesin dilendiği alanda özel teşebbüs kurma hakkı ve Anayasa’nın 167.maddesi ile korunan Türk ekonomisinde serbest rekabet ilkesi gereğince herkesin maddi gücünü geliştirmek için diğerleri ile yarışma ve üstünlük sağlama hakkı vardır. Böylelikle kişilerin ticari hayatta rekabet etme özgürlükleri olup, TTK’nın ilgili rekabet yasağı hükümlerinin bireylerin maddi alanda gelişmelerine engel olmayacak şekilde yorumlanması gerekmektedir. Rekabet yasağı ile yalnızca kişilerin belirli alanlarda ticari iş yapma sınırlaması getirilmiştir. Haklı ve dürüst şekilde herkesin rekabet etme hakkı anayasal düzen ile korunmuştur ve bu aşamada TTK’nın 396.maddesi belirtilen ölçülerden ayrılmaması gerekmektedir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki; rekabet yasağı her şeyden önce şirketin fiilen uğraştığı işlerle sınırlandırılmıştır. İşletme konusuna girmekle birlikte şirketin fiilen uğraşmadığı işler de yasak kapsamında değildir.

D. REKABET YASAĞINA TABİ KİŞİLER
Kanunda rekabet etmeme yükümlülüğü anonim şirketlerde yalnızca yönetim kurulu üyeleri için düzenlenmiştir.
Temsil yetkisi murahhas üyelere devredilmiş ise rekabet yasağı yetkilendirilmiş murahhas üyeler için de geçerli olacaktır. Ancak idare yetkisine sahip müdürler TTK.396 kapsamında rekabet yasağına tabi olmayıp, TBK.’nın 553.maddesi doğrultusunda sorumlu tutulabileceklerdir.
E. REKABET YASAĞININ UYGULANMA HALLERİ
Rekabet yasağının kapsamı TBK’da düzenlenen hallerden farklı olarak TTK.396’da yalnızca yönetim kurulu üyeleri için düzenlenmiş ve aynı hüküm çerçevesinde bu rekabet yasağı genel kurulu üyelerinin iznine bağlanmıştır.
TTK.396 incelendiğinde görülecektir ki hüküm altına alınan rekabet yasağı mutlak bir yasak değildir, bertaraf edilebilir. Ayrıca madde de belirli fiiller ve işler rekabet yasağının kapsamına alınarak sınırlandırılmıştır.
“(1) Yönetim kurulu üyelerinden biri, genel kurulun iznini almaksızın, şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi, aynı tür ticari işlerle uğraşan bir şirkete sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla da giremez. Bu hükme aykırı harekette bulunan yönetim kurulu üyelerinden şirket tazminat istemekte veya tazminat yerine yapılan işlemi şirket adına yapılmış saymakta ve üçüncü kişiler hesabına yapılan sözleşmelerden doğan menfaatlerin şirkete ait olduğunu dava etmekte serbesttir. (2) Bu haklardan birinin seçilmesi birinci fıkra hükmüne aykırı harekette bulunan üyenin dışındaki üyelere aittir. (3) Bu haklar, söz konusu ticari işlemlerin yapıldığını veya yönetim kurulu üyesinin diğer bir şirkete girdiğini, diğer üyelerin öğrendikleri tarihten itibaren üç ay ve her hâlde bunların gerçekleşmesinden itibaren bir yıl geçince zamanaşımına uğrar. (4) Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarıyla ilgili hükümler saklıdır.”
1. Ticari İşletmenin Faaliyet Konusuna Giren Ticari İş Türünde İş Yapılması
Rekabet yasağının söz konusu olabilmesi için yönetim kurulu üyelerinin şirketin faaliyet alanı içerisinde olduğu türden ticari işlemleri yapmaması gerekir. Yönetim kurulu üyesinin aynı konuda başka bir ticari işletme işletmesi, aynı konuda faaliyet gösteren bir şirket kurması veya şirketle rekabet halindeki bir şirkette yönetici olması faaliyetlerinin hepsi doğrudan rekabet kavramı içinde değerlendirilmektedir. Üyenin şirketle rekabet halinde olan 3. Kişiye şirket sırlarını ve bilgilerini aktarması, hizmet ve danışmanlık yapması, maddi olarak destek sağlaması (rehin, ipotek, kredi vs. ) rekabet yasağının kapsamına sokulabilir.
Rekabet yasağının gerçekleşmesinin yapılan fiilin sürekli olup olmaması konusunda doktrinde tartışmalar mevcuttur. Bir görüşe göre işin bir kereye mahsus yapılması rekabet yasağının ihlalini oluşturmaz. Diğer bir görüş ise rekabet yasağının ihlali için işin bir defa yapılması yeterli olup, sürekliliğin gerekmediğidir. Benim de katıldığım görüş olan işin süreklilik arz etmesinin rekabet yasağının ihlali için aranmaması gerektiğidir. Zira bu durum kötü niyetli yönetim kurulu üyelerince suiistimal edilebilir ve rekabet yasağı ihlali bir kereye mahsus olmadığından kolaylıkla gerçekleştirilebilir.
Rekabet yasağının kapsamına ilişkin değinilmesi gereken başka bir nokta ise şirket ana sözleşmesinde belirtilen işlerdir. Uygulamada şirketin ana sözleşmesinin sık sık değiştirilmesinin engellenmesi amacı ile şirketin ileride yapması muhtemel işler de ana sözleşme kapsamına alınmaktadır. Ancak şirket yetkililerinin sorumlu olduğu rekabet yasağı kapsamı şirketin fiilen uğraştığı işlerle sınırlıdır. Daha sonra şirketin ana sözleşmesinde belirttiği ancak fiilen gerçekleştirmediği işlerle uğraşması halinde yeni başlanmış olan ticari iş de rekabet yasağı kapsamında olacaktır.
TTK. 396’nın lafzından anonim şirketin yönetim kurulu üyeleri rekabet yasağının kapsamına giren işleri kendileri için yapamayacağı gibi başkasının hesabına da yapamayacakları anlaşılmaktadır. Bu durumda üyenin rekabet teşkil eden hareketi yalnızca kendi için değil; 3.kişiler içinde yasaklanmış ve hüküm altına alınmıştır. Durumu somutlaştırmak gerekirse üye; komisyoncu, ticari vekil, ticari temsilci veya acente sıfatları ile başkalarının ve kendinin hesabına rekabet hükümlerine aykırı işlemler yapamaz.

2. Aynı Tür İşlerle Uğraşan Bir Şirkete Sorumluluğu Sınırsız Ortak Olarak Girmek
TTK.396 şirketin uğraştığı ticari iş konusuna giren işleri başkasının veya kendisinin hesabına yapmasını üyelere yasakladığı gibi; aynı türden ticari işle uğraşan şirkete sorumluluğu sınırsız ortak olarak girmeyi de yasaklamıştır.
Uygulamada ve doktrinde iki şirketin de uğraştığı ticari işlerin türlerinin aynı olması gerektiği kabul edilmiştir. Ancak yasağın ihlal edilebilmesi için sınırsız sorumlu ortak olarak girilen ikinci şirketin söz konusu ticari işleri devamlı olarak yapması gerekmektedir.
Sonuç olarak; anonim şirketi yönetim kurulu üyesinin aynı tür işle uğraşan başka bir şirkete sınırsız sorumlu ortak olarak girmesi rekabet yasağını ihlal etmektedir. Bu durum aynı zamanda TTK.396 kapsamında da “başkasının hesabına işlem yapmış olma” nedeniyle rekabet yasağının ihlaline de neden olmaktadır.

3. Rekabet Edilmesine İzin Verilmemiş Olması
TTK.396’da bahsi geçen rekabet yasağının ihlal edilebilmesi için şirket genel kurul üyeleri tarafından yönetim kurulu üyelerine rekabet etme konusunda izin verilmemiş olması gerekmektedir.
Madde hükmünde bahsi geçen “yönetim kurulu üyelerinden biri genel kurulun iznini almaksızın…” ibaresi aslında genel kurul tarafından verilecek olan iznin şahıs için mi yoksa yönetim kurulunun tamamı için mi geçerli olacağını belirtmektedir. Bu görüşe göre genel kurul tarafından rekabet etme izni verilirken yönetim kurulu üyelerinin kişisel, ahlaki ve ticari yetenekleri göz önünde bulundurularak izin verilmeli, verilen bu izin de yalnızca o yönetim kurulu üyesi için geçerli olmalıdır. Çünkü bütün olarak verilen rekabet etme izni hareket etme özgürlüğünü kontrol altına alır; ancak yasağın kapsamı konusunda belirsizlikler yaşanabilir. Benim de katıldığım bu görüş doğrultusunda genel kuruldan çıkacak rekabet etme yasağı verilirken yönetim kurulu üyelerinin kişisel özellikleri dikkate alınmalıdır. Kanaatimce bu durum aynı zamanda verilen iznin kişiler tarafından suistimal edilmesini de engelleyecektir. Bu görüşten yola çıkarak ulaştığımız birkaç sonuç mevcuttur;
– Genel kurul tarafından rekabet etme izni verilen yönetim kurulu üyesinin üyeliğinin sona ermesi neticesinde (ölüm, istifa, görev süresinin dolması vb. ) yerine gelen yeni yönetim kurulu üyesinin verilmiş olan rekabet izninden faydalanacağı anlamı çıkarılmamalıdır. Ana sözleşme izin bir hüküm şeklinde yer almadıkça görevi devralan yönetim kurulu üyesi izinden yararlanamayacaktır.
– Farklı kişisel yetenekleri ve özellikleri bulunan yönetim kurulu üyesine verilen rekabet etme yasağı diğer yönetim kurulu üyeleri için geçerli olmayacaktır.
– Yasağı kaldırmaya veya uygulamaya yetkili olan genel kuruldur; her ne kadar bu husus doktrinde tartışmalı da olsa genel kurul tarafından verilen izin mutlak bir karar niteliğinde değildir. TTK’da iznin kaldırılmasını veya kapsamında değişiklik yapılmasını engelleyen hüküm bulunmamaktadır.
Şirket verilmiş olan izne aykırılık halinde gerçekleşen fiile sonradan da icazet verebilir.
Ancak verilmiş olan iznin yönetim kurulu üyeleri tarafından kötüye kullanıldığı durumlarda şirketin haksız rekabete ilişkin hükümleri saklıdır.
Sonuç olarak genel kurul tarafından yönetim kuruluna tanınacak olan rekabet etme izni veya rekabet etme yasağı her somut olaya göre farklı olarak değerlendirilmeli ve yönetim kurulu üyelerinin anayasa ile korunan çalışma ve ticaret özgürlüğüne ve kişilik haklarına zarar veren karar niteliğinde olmamalıdır.
F. AYKIRILIĞIN SONUÇLARI
a. TTK.396’da Belirlenen Yaptırımlar
– Rekabet yasağına aykırı hareket eden yönetim kurulu üyesi neticesinde şirket, aykırı hareket eden üyeden tazminat talep edebilir. Tazminat hükümleri çerçevesinde hakkın kullanılabilmesi zararın varlığına ve ispatına bağlıdır. Uygulamada şirketler tarafından tazmini talep edilen husus rekabet yasağını ihlal eden işlemin şirket nam ve hesabına yapılmamasından kaynaklanan kar kaybıdır. Ancak meydana gelen zararın tazminini talep etmek de mümkündür.

– Madde hükmüne göre talep edilebilecek bir diğer husus rekabet yasağına aykırılık teşkil eden ve yönetim kurulu üyesinin kendi adına yapmış olduğu işlemin şirket adına yapılmış sayılmasını talep etmektir. Bu talepte şirket yasağı ihlal eden üye ile 3. Şahıs arasındaki sözleşmenin bir tarafı olmayacak; yalnızca aralarındaki menfaat ilişkisinden yararlanacaktır. Böylece rekabet yasağını ihlal eden üye şirkete yapmış olduğu işlemle şirkete karşı borçlanmış kabul edilecektir.

Bu yaptırımın uygulanabilmesi için üyenin kendi hesabına işlem yapması gerekir. Bu durumdan yönetim kurulu üyesinin aynı ticari faaliyet alanında çalışan şirkete sınırsız sorumlu ortak olarak girmesi halinde bu yaptırımın uygulanamayacağı anlamı çıkmalıdır. Zira sınırsız sorumlu ortak olarak başka bir şirkette yapılan ticari işlem şirket hesabına olacaktır.

– Şirket 3. Kişiler hesabına yapılan ticari sözleşmeden doğan menfaatlerin temlikini talep edebilir. Bu doğrultuda üyenin başka birinin hesabına yapmış olduğu sözleşmeden bir menfaat elde etmesi gerekir. Üyenin elde edebileceği menfaatleri örneklendirmek gerekirse; ücret, prim, komisyon, kara katılma payı gibi alacak kalemleri olacaktır.

Ancak üye henüz menfaat elde etmedi ise bu menfaat üzerindeki talep haklarının devri de şirket tarafından talep edilebilir.

Ayrıca belirtmek gerekir ki üye tarafından temsil edilen üçüncü kişinin şirkete karşı sorumluluğu bulunmamaktadır. Ancak somut olayda şartları gerçekleşmişse TTK.55/1 b.2,3 haksız rekabet hükümleri çerçevesinde diğer şirketin sorumluluğuna gidilebilir.
b. Diğer
– TTK m. 396(1)’de sayılanlar dışında aynı konuda faaliyet gösteren bir şirkete sınırsız sorumlu ortak veya yönetici olarak katılması durumunda üyenin katıldığı şirketten ayrılmasının istenebileceği kabul edilmektedir.

– Yönetim kurulu üyeleri ana sözleşmeyle atanmış olsalar bile gündemde ilgili maddenin bulunması halinde veya gündemde bulunmasa bile haklı bir nedenin varlığı halinde genel kurul kararıyla her zaman azledilebilir (TTK m. 364(1)).

– Şirket sözleşmesinde rekabet yasağına aykırılık halinde cezai şart ödeneceği kararlaştırılabilir (TBK m. 179 vd.)

c. Zamanaşımı
TTK m. 396 (4)’e göre rekabet yasağını ihlal eden üyeye karşı sahip olunan haklar söz konusu ticari işlemlerin yapıldığını veya yönetim kurulu üyesinin diğer bir şirkete girdiğini, diğer üyelerin öğrendikleri tarihten itibaren üç ay ve her halde bunların gerçekleşmesinden itibaren bir yıl geçince zamanaşımına uğrar.

SONUÇ
Türk ticaret kanununda belirtilen şirketlerden, şahıs şirketinin sınırsız sorumlu ortaklarının, sermaye şirketlerinden Anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin ve limited şirket müdürlerinin rekabet yasağına uyma zorunlulukları vardır.
Bu yönetici ve ortaklar, ortağı olduğu şirketin faaliyeti ile iştigal eden bir başka şirkete sınırsız sorumlu ortak olarak giremezler. Ancak bu kesin bir hüküm değildir. Ortağı olduğu şirketin ortağı veya ortakları ile genel kurullarının izin vermesi ile bu yasağa uymayabilirler.
Eğer bir ortak izin almadan rekabet yasağına uymazsa, diğer ortaklar rekabet yasağına uymayan ortaktan tazminat isteyeceği gibi yaptığı işin şirket adına yapılmış gibi sayabilirler.
Hatta rekabet yasağına uymayan ortağı ortaklıktan çıkarabilecekleri gibi, şirketin tasfiyesini de isteyebilirler.

KAYNAKÇA
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu
Anayasa
Aydoğan, Fatih: Ticaret Ortaklıklarında Rekabet Yasağı, İstanbul 2005
Aşık, Pınar, Anonim Şirketlerde Rekabet Yasağı (TTK.m.396),http://www.ankarabarosu.org.tr/siteler/ankarabarosu/tekmakale/2017-4/7.pdf
Ayan, Özge: 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu Çerçevesinde Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Sadakat Yükümlülüğü ve Bu Yükümlülüğün İhlalinin Sonuçları, Ankara 2013.
Çamoğlu, Ersin: Anonim Ortaklık Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu, İstanbul 2010
DİNÇ Serkan, TTK’na Göre Haksız Rekabet Halleri ve Buna İlişkin Davalar, Seçkin Yayıncılık, Eylül 2017, s.14,
Doğanay, İsmail: Türk Ticaret Kanunu Şerhi, C. I, Ankara 1990
Göksoy, Yaşar Can, “Ortaklıklar Hukukunda Rekabet Yasaklarının Kapsamı”, DEÜHFD, C. IX, Özel Sayı, s. 645.

Helvacı, Mehmet: Anonim Ortaklıkta Yönetim Kurulu Üyesinin Hukuki Sorumluluğu, 2. Bası, İstanbul 2001

Kalpsüz, Turgut: “Anonim Şirketlerde İdare Meclisi Üyelerinin Şirketle Rekabet Teşkil Eden Davranışları”, Hüseyin Cahit Oğuzoğlu’na Armağan, Ankara 1972
Tekinalp/Çamoğlu, Açıklamalı, Notlu ve Karşılaştırmalı TTK Ticari Mevzuat ve İkincil Düzenlemeler, Vedat Kitapçılık, 15. Bası, İstanbul 2014

Tekinalp, Ünal: Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, Tek Kişi Ortaklığı, Anonim ve Limited Ortaklıklar Topluluğu, Birleşme, Bölünme ve Tür Değiştirme, 4. Bası, İstanbul 2015

Y. 11. HD, 07.05.1986, E. 2023, K. 2734

YAZAR: AV. SELEN ÇETİN