MARKA HAKKININ TÜKENMESİ İLKESİ

GİRİŞ

Fikri mülkiyet hukukunda yer alan marka hakkı kapsamında bu çalışmamda önce marka kavramı nitelik ve tür bakımından ele alınacaktır. Daha sonra marka hakkının tükenmesi kavramı, koşulları, istisnaları ve sonuçları açıklanacaktır.

Marka hakkının tükenmesi ilkesi fikri mülkiyet hakkının bağlı olduğu ürünün, hak sahibi veya hak sahibinin izniyle üçüncü bir kişi tarafından piyasaya sunulması sonucunda hak sahibinin o ürünün üzerinde mevcut hakkının sona ermesi anlamına gelmektedir. Marka hakkının tükenmesi ilkesi serbest ticaret ile marka sahibine SMK ve ilgili mevzuat tarafından verilen geniş yetkiler arasında dengeyi sağlamaya yardımcı olacaktır. Bahsi geçen marka sahibine tanınan geniş yetkilerin suiistimal edilmemesi ve kendi rızası ile piyasaya sunulmuş markaya ait ürüne ilişkin marka hakkına dayanarak ticarete müdahale edememesi tükenme ilkesi sayesinde gerçekleşecektir.

MARKA

Kavram

Marka, belirli mal ve hizmetleri anonimlikten kurtararak ferdileştirmeye ve bu sayede tüketicilerin sahip olmak ve kullanmak istedikleri mal ve hizmetlerin diğer teşebbüslerden ayrılmasına olanak sağlayan işaretlerdir.

Yukarıdaki tanımla birlikte marka sanayide, küçük sanatlarda, tarımda, imalatta ve ticari anlamla satışa çıkarılan her türlü emtiayı diğerlerinden ayırt etme amacı ile kullanılan kişi ad ve soyadları da dahil sözükler, harfler, sayılar veya malların biçimine ait şekilleri kapsayan işaretlerin tümüdür. Marka, işletmeden ayrılabilir bir ticari değerdir olmakla birlikte sinai mülkiyet haklarından birini oluşturmaktadır.

Markanın ticari anlamda sahibine gelir getirmesinin yanında, o hizmet veya mala sahip olmak isteyen tüketicinin hizmet veya malı ayırt etmesinde, işletme ile müşteri arasında bağ kurulmasında ve tüketiciyi kötü ve işlevsiz hizmet veya maldan korunmasında etkin bir işlevi söz konusudur.

Unsurları

6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 4.maddesinin 1.fıkrasında yapılan tanımdaki hareketle markanın unsurları;
İşaret
Ayırt edicilik
Açıklık ve kesinlik ‘tir.

İşaret

Marka hukuku kapsamında işaret, bir teşebbüsü veya hizmeti çağrıştıran simgedir. Markayı temsil eden işaret ile hedef kitle iş bu teşebbüse veya hizmete bağlanmaktadır. İşaretler, bilgi ve mesaj ileten beş duyu tarafından algılanabilen her şeyi kapsamaktadır.

İşaret kavramı 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nda henüz tescil edilmemiş markalar için kullanılmaktadır. Böylelikle her marka aynı zamanda bir işarettir; ancak her işaret Marka hukuku kapsamında bir marka değildir. Bir işaretin marka olabilmesi için SMK.m.4’te bahsi geçen diğer iki unsuru da barındırması gerekmektedir.

Ayırt Edicilik

Markanın kanunun lafzından anlaşılan bir diğer unsuru da marka olarak kullanılmak istenen “işaret”in ayırt edici nitelikte olmasıdır. SMK.m.4 uyarınca bir işaretin marka olarak tescil edilebilmesi için iş bu işaretin diğer teşebbüslerin hizmet veya mallarından ayırt edici nitelikte olmalıdır.

Açıklık ve Kesinlik

SMK.m.4/1’e göre işaretin marka sahibine sağlanan korumanın açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayacak şekilde sicilde gösterilebilir olması şartı ile marka olabileceği hüküm altına alınmıştır. Mülga MarKHK 5.maddesinden farklı olarak SMK’da getirilen yeni düzenleme ile bir işaretin tescili için çizimle görüntülenebilme veya benzer şekilde ifade edilebilme yani grafiksel gösterim şartı aranmamaktadır.

SMK.m.4 uyarınca marka olabilecek işaretleri somut şekilde örneklendirmek gerekirse ayrıt edici ve açıklık ve kesinlik içeren sözcük, şekil, harf, sayı gibi işaretler marka olarak kullanılabilir.

Türleri

Mevzuatımızda geçerli olan 4 marka türü kabul edilmiştir.

Ticaret Markası

Ticaret markası, bir işletmenin imalatını, ticaretini yaptığı mallarını ve yaptığı ticareti başka işletmelerin mal veya yaptığı ticaretlerden ayırmaya yarayan işaretlerdir. Bu tanım 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Uygulama Şeklini Gösterir Yönetmeliğin 8.maddesinde yapılmıştır.

Başka bir tanımla; sanayide, ticarette, tarımda veya küçük el sanatlarında, imalatı veya sadece ticareti yapılan bir malı diğerlerinden ayırt etmek amacıyla kullanılan, söz konusu malın üzerine ve/veya ambalajına konulan markalar ticaret markalarıdır.

Ticaret markası; üretilen veya satışa çıkarılan her türlü malın diğer kişilerin ürettiği veya pazarladığı ürünlerle karşılaştırılmaması için kullanılır.

Hizmet Markası

Bir işletmenin sunmuş olduğu hizmetleri diğerlerinden ayırt etmeye yarayan işaretler hizmet markasıdır.

Ticaret markası ile arasındaki fark; ticaret markasının konusunun mal, ürün olması; hizmet markasının konusunun ise servis veya sunulan hizmet olmasıdır.

Ortak Marka

Ortak marka bir grup tarafından kullanılan ve grubun ürettiği mal veya hizmetin diğer işletmelerin mal veya hizmetlerinden ayrılmasını sağlayan işaretlerdir.

Ortak marka türlerinin; kullanıldığı ürünlerin özellikleri ve kalitesi hakkında tüketiciyi bilgilendirmek esas işlevini gören ortak markaya sahip olan işletmenin aynı zamanda kendi markasını da kullanması mümkündür.

Garanti Markası

Marka sahibinin kontrolü altında birçok işletme tarafından, o işletmelerin ortak özelliklerini, üretim usullerini, coğrafi menşelerini ve kalitesini garanti etmeye yarayan işarettir. Garanti markası ortak markanın bir türü olmakla birlikte mal veya hizmetlerin kalitesini gösterir ve garanti eder.

MARKA HAKKI NEDİR?

SMK ile marka sahibine sağlanan koruma aslen tescil ile devren ise miras veya başkaca hukuki işlemlerle elde edilmektedir. Marka sahibinin tescille kazanmış olduğu marka hakkı, markaya 3.kişiler tarafından gelebilecek olası saldırılara karşı koruma sağlayan bir haktır. Marka hakkı mutlak bir hak olup, herkese karşı ileri sürülebilir.

SMK.7/2 uyarınca marka sahibinin, markasına karşı izinsiz gerçekleştirilen fiillerin önlenmesini talep edebilir. Bu fiiller:
Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren başka bir mal ve hizmetlerde kullanılması,
Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal ve hizmetleri kapsayan; bu sebeple kamu tarafından tescilli marka ile ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması,
Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetler olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile anı ya da benzer olan ve Türkiye’de ulaşılmış tanınmışlık seviyesi nedeni ile markanın itibarından ve tanınmışlığından haksız bir yarar elde eden, itibarına zarar veren veya ayırt edici nitelikteki karakterini zedeleyen herhangi bir işaretin kullanılmasıdır.

Böylelikle yukarıda kısaca bahsedilen marka hakkı kapsamında marka sahibinin SMK uyarınca markasında maddi ve manevi zarara sebebiyet verebilecek fiillerin önlenmesini talep etme hakkı söz konusudur.

Ayrıca tescille kazanılmış olan marka hakkının koruma süresi ülkemizde belirli bir süre ile sınırlı tutulmuştur. Marka hakkı SMK uyarınca tescil başvuru tarihinden itibaren 10 yıldır. Bu yılın sonunda markanın hakkının koruma niteliği sona ermekte ancak iş bu 10’ar yıllık periyodlar sınırsız olmak üzere marka sahibi tarafından yenilenebilir.

MARKA HAKKININ TÜKENMESİ İLKESİ

Kavramı ve Niteliği

Kavram olarak marka hakkının tükenme ilkesi fikri mülkiyet hakkının bağlı olduğu ürünün, hak sahibi veya hak sahibinin izniyle üçüncü bir kişi tarafından piyasaya sunulması sonucunda hak sahibinin o ürünün üzerinde mevcut hakkının sona ermesi anlamına gelmektedir.

Fikri mülkiyet hukuku niteliği gereği inhisari(tekel) ve bölgeseldir. Fikri mülkiyet hakkı yine nitelik olarak sahibine ekonomik faaliyetler üzerinde inhisari bir hak sağlamaktadır ve bu hak sahibi kendisine bu hakkı tanıyan ülke sınırları içerisinde başka biri tarafından kendisinin içerisinde bulunduğu ekonomik faaliyetlerde bulunmamasını sağlayabilir.

Marka sahibine tanınan bu hak; malların serbest dolaşması ilkesi ve ticari hayatın özgürlüğü ile de çelişmektedir. Aynı zamanda fikri hak sahibine bu denli geniş yetkilerin tanınması fikri ürüne yatırım yapmak isteyen yeni yatırımcılar açısından da caydırıcı olacaktır. Böylelikle marka sahibine tanınan bu tekelci hakkın bir şekilde sınırlandırılması gerektiği çok açıktır.

Bu sebeple serbest ticaretin engellenmesinin ve marka hakkının sahip olduğu geniş yetkilerin suistimal edilmesinin önüne geçmek için marka hakkının tükenmesi ilkesi ortaya çıkmıştır. Marka hakkının tükenmesi ilkesi doğrultusunda; hak sahibinin rızası ile kendisi veya üçüncü bir kişi tarafından fikri hakkın konusu olan bir ürünün piyasaya sürülmesinden sonra bu ürünlerin artık yeniden satılmasına veya mülkiyetinin devredilerek dağıtılmasına müdahale edemeyecektir. Bundan sonra hak sahibi, fikri hakkın konusu olan bu ürünü satın aldıktan sonra tekrar satışa çıkaran ya da reklam veya dağıtımını yapan kişilerin bu faaliyetlerinin önlenmesini marka hakkına dayanarak talep edemeyecektir. Zira burada artık marka hakkının tükenmesi ilkesi devreye girmektedir.

Fikri hak sahibi ürünün yalnızca ilk satışını kontrol edebilecek ve uğrayacağı veya uğradığı zararlarda fiillerin önlenmesi/engellenmesi için marka hakkına dayanabilecektir. Ancak ilk satıştan sonra hak tükeneceği için marka sahibinin artık marka hakkına dayanarak ürünün el değiştirmesine müdahale imkânı kalmayacaktır.

TÜKENME ÇEŞİTLERİ

Ülkesel Tükenme İlkesi

Ülkesel tükenme ilkesi, markaya ait ürünün ilk defa hangi ülkede piyasaya sürüldü ise hakkın sadece o ülke sınırları içerisinde tükendiğini göstermektedir. Anlatıma göre bu tükenme ilkesi, markaya ait ürün marka sahibi tarafından veya marka sahibinin rızası doğrultusunda üçüncü kişi tarafından satışa çıkarıldığı ülke ile sınırlıdır.

Marka sahibinin marka hakkına dayanan müdahale hakkı ülke ile sınırlı olacaktır.

Bölgesel Tükenme İlkesi

Bölgesel tükenme ilkesinde, ülkesel tükenme ilkesinden farklı olarak uluslararası anlaşmalarla belirli sayıdaki ülkeler bir araya gelerek bir bölge oluşturmuşlardır. Böylece oluşturulan bölgeye dahil olan her ülkede markaya ait bir ürünün ilk defa piyasaya sürülmesi, o markanın tükenmesi ilkesinin devreye girmesine sebep olmaktadır.
Bölgesel tükenme ilkesinin sonuçları da bölge sınırları dahilinde ülkesel tükenme ilkesinin sonuçları ile paraleldir.

Uluslararası Tükenme İlkesi

Uluslararası tükenme ilkesi, markaya ait ürünün herhangi bir dünya ülkesinde ilk defa piyasaya sürülmesinin o markaya ait hakkın tükenmesi anlamına gelmektedir. Hak sahibi tarafından ürünün satışı hangi ülkede yapılırsa yapılsın, marka hakkı tükenmektedir. İlk satıştan sonra bu ilkeye bağlı olarak marka sahibi artık ürünün piyasaya sürülmesine müdahale edemeyecektir.

MARKA HAKKININ TÜKENMESİ KOŞULU

Markanın tükenme ilkesinin uygulanabilmesi için belirli koşullar gerekmektedir. Bu koşullar şunlardır; Markanın yukarıda 1.c.i’de bahsi geçen ticaret markası olması ve ürünlerin marka sahibinin izniyle piyasaya sunulmuş olması gerekmektedir.

Tükenme hakkından söz edebilmek için bir ticaret markasına ait ürünün, marka sahibinin rızası doğrultusunda Türkiye’de ilk defa piyasaya sunulması gerekmektedir.

Markanın bir ticaret markası olması gerekmektedir.
Marka sahibinin rızası ile markaya ait ürünün piyasaya sunulmuş olması gerekmektedir. Piyasaya sunulma kavramının içerisinde ürünün satışa çıkarılmasının yanında ürünün zilyetliğinin hukuki işlemler çerçevesinde başka birine geçmesi de yer almaktadır. Marka hakkının tükenmesi ilkesinin uygulanabilmesi için marka sahibinin rızası arandığından; rızası dışında ürünün marka sahibinin elinden çıkması (çalınma, kaybedilip başkası tarafından bulunma gibi haller.) durumunda markanın tükenmesi ilkesi uygulanmayacaktır.

MARKA HAKKININ TÜKENMESİNİN İSTİSNALARI

Markaya ait ürünün piyasaya sunulmasından sonra tüketicilerde güven uyandırmak ve aldanma ihtimalini en aza indirmek için markanın köken gösterme ve garanti işlevi kullanılmaktadır. Markanın itibarı, tüketici ile marka arasındaki ilişkinin devamı ve ticari hayatın devamının sağlanması için markanın köken gösterme ve garanti işlevi hayati önem arz etmektedir.
Marka sahibi ve tüketici için önem arz eden bu iki hususun uğrayabileceği zararlar düşünüldüğünde belirli durumlarda marka hakkının tükenmesi ilkesi koşulları gerçekleşse bile uygulanmamaktadır. Bu istisnalar;

Markaya ait ürünün kötüleştirilmesi ve değiştirilmesi

Markaya ait ürünün kötüleştirilmesi ve değiştirilmesi kapsamına markalı ürünün orijinalini değiştirecek her şekilde müdahale girmektedir. Üründen bir parça çıkarılması, başka bir parça eklenmesi hatta fiyatını arttırıcı değişiklikler bile bu müdahalelerin içine girmektedir. Kötüleştirme veya değiştirmeye ilişkin marka sahibinin haklı ve hukuki bir nedeni bulunduğu takdirde marka hakkının tükenmesi ilkesi uygulanmayacaktır.

Tükenme ilkesinin bu istisnası, tüketicilerin malların serbest dolaşımının sağlanmasındaki menfaatleri ile marka hakkı sahiplerinin markaya bağlı olan ticarî itibarları üzerindeki menfaatleri arasında dengenin kurulmasını sağlamak amacıyla getirilmiştir.

Markaya ait ürünün reklamlarda kullanılması

Reklam, markanın tanınması ve büyümesi için önemli bir işlevdir.

Tanınmış bir markanın reklam değeri, yeni tanınan bir markadan çok daha yüksektir. Reklam işlevinin önemi, özellikle üreticinin yeni ve farklı bir üründe, daha önceden reklam faaliyetleri sonucunda, tanınmış hale gelen markayı kullanması durumunda, o markayı almak konusunda daha yeni tanıtılan bir markalı mala göre potansiyel tüketicileri çok daha fazla etkilemesinden kaynaklanmaktadır. Böylece markaya ait ürünün reklamlarda kullanılması tüketicide diğer marka ile ilişki kurmaya ve karıştırmaya sebebiyet verecektir.

Marka sahibinin reklamın markanın itibarına zarar vermesi halinde haklı sebebi bulunduğunda markaya ait ürünün reklamlarda kullanılması marka hakkının tükenmesi ilkesinin istisnasını oluşturacaktır.

MARKA HAKKININ TÜKENMESİ İLKESİNİN SONUÇLARI

Marka hakkının tükenmesi ilkesinin uygulamada yer alan ve içtihatlarla da desteklenen temel iki sonucu vardır:
Markaya ait ürün piyasaya sunulup marka hakkı tüketildikten sonra, bu ürünlerin marka sahibinin yetkisi aranmaksızın diğer ülkelere ithali önünde engel yoktur.

Markaya ait ürünün piyasaya sunulmasını takiben marka hakkı sahibinin bilgisi dahilinde diğer ülkeye ihraç edilmesinden sonra, söz konusu ikinci ülkede marka hakkının tükenmiş olması sebebiyle, ilk ülkeye geri ithalatı önünde bir engel yoktur.
Aşağıda eklenen Yargıtay kararında da aynı yönde hüküm oluşturulmuştur. Aynı zamanda Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin E. 1998/7997 K. 1999/2098 T. 12.3.1999 kararında, E. 2000/7381 K. 2000/8746 T. 9.11.2000  ve E. 1999/3243 K. 1999/5170 T. 14.6.1999 kararında da benzer olaylarda aynı prensip kabul edilmiştir.

Yargıtay 11.Hukuk Dairesi E.1999/2086 K.1999/4505 T.26.5.1999
“Bu ilkeye göre tescilli markayı taşıyan malların marka sahibi tarafından veya onun izni ile münhasır lisans sahibi tarafından markanın tescilli bulunduğu ülkede ve Türkiye’de piyasaya sunulmasından sonra marka hakkı sahibi ürettiği markalı malları kendi menşe ülkesinden başka bir ülkeye ihraç eder veya markalı malları menşe ülkeden başka bir ülkede üretirse, bunların 3. kişiler tarafından usulüne uygun şekilde o ülkeden Türkiye’ye ithaline, engel olamaz. Aynı ilke yabancı markayı taşıyan malların Türkiye’de münhasır lisans sahibi durumunda ve marka sahibinin izni ile bu markayı adına tescil ettirmiş bulunan kişi bakımından da geçerlidir.”

SONUÇ
Marka hakkı tekelci bir haktır. Marka sahibine ekonomik faaliyetleri üzerinde geniş yetkiler ve haklar tanımaktadır. Mevzuat kapsamında marka sahibine verilmiş olan bu haklar, oluşturulan marka hakkının tükenmesi ilkesi marka sahibinin elinde bulundurduğu hakların kötüye kullanmasını veya piyasaya atılmak isteyen yatırımcılar için caydırıcı olmamasını sağlamaktadır. Anılan ilkeye göre markaya ait bir ürünün ilk kez satışı gerçekleştikten sonra marka sahibinin rızası ile elinden çıkmasının sonucunda artık marka sahibi markaya ait ürüne ilişkin marka hakkına dayanamayacaktır. Müdahalenin sınırlarını belirleyen bu ilke serbest ticarete de katkı sağlamaktadır.

KAYNAKÇA

6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu
556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Uygulanmasına Dair Yönetmelik
556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Uygulama Şeklini Gösterir Yönetmelik
ASLAN DÜZGÜN,Ülgen, “Marka Hakkının Tükenmesi ve Paralel İthalat Sorunu”, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Ankara 2009
ÇOLAK Uğur, Türk Marka Hukuku, XII Levha, 2. Bası, İstanbul 2014
EROĞLU, Sevilay, Rekabet Hukukunda Bilgisayar Programlarının Korunması, İstanbul 2000
KARASU Raif, SULUK Cahit, NAL Temel ,Fikri Mülkiyet Hukuku, 3. Bası, Seçkin, Ankara 2019
NOYAN Erdal, Marka Hukuku, Adalet Yayınevi, Ankara 2006
OHLY, Ansgar: “Trade Marks and Parallel Importation – Recent Developments in European Law”, IIC 1999 Vol. 05
TEKİNALP Ünal, Fikri Mülkiyet Hukuku, 5. Bası, İstanbul 2012
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin E.1999/2086 K.1999/4505 sayılı ve 26.5.1999 tarihli kararı

Yazar: Av. Selen Çetin