Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2021/5327 E., 2021/9527 K. sayılı ve 25.05.2021 tarihli kararıyla davacının kıdemi, çalıştığı işyerinin büyükşehirde olması ve yaptığı işin vasıflı iş olması sebebiyle asgari ücretle çalıştırılmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı sonucuna ulaşmıştır.

Yargıtay’ın ilgili kararında özetle; davacı vekili davacının davalıya ait hukuk bürosunda 10.06.2005-28.08.2019 tarihleri arasında, sekreter olarak en son 4.000,00 TL net ücret ile çalıştığını, ücretinin aylardır ödenmediği gerekçesiyle iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiğini, ofiste tek çalışan olması sebebiyle yıllık izin kullanamadığını, kendi tuttuğu masraf ajandalarını gerçek ücretin ispatı amacıyla elinde tuttuğunu belirtmiştir. Haklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı ve yıllık izin ve ücret alacaklarının faiziyle ödenmesini talep etmiştir.

Davalı vekili son ücretinin asgari ücret olduğunu, davacının 09.09.2019 tarihinden itibaren işe gelmediğini belirtip ücret ödenmemesi iddialarının doğru olmadığını, davacının 2019 yılında kredi çekerek araba aldığını, en az üç defa tatile gittiğini, yıllık izinlerini kullandığını beyan ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Temyiz gerekçelerinin içeriğini incelemek gerekirse;

  • Taraflar arasında davacıya ödenen ücret konusunda uyuşmazlık vardır. İş sözleşmesinde taraflar ücret miktarını asgari ücretin altında olmayacak şekilde sözleşme özgürlüğü çerçevesinde serbestçe belirleyebilir. İş sözleşmesinde ücret belirlenmemesi halinde ücretin miktarı işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir. Türk Borçlar Kanunu 401.maddesi de bu konuyu düzenlemektedir.
  • İş Kanunu 8 ve 37.maddeleri birlikte değerlendirildiğinde sözleşmenin yazılı yapılmadığı halde en geç iki ay içinde işverenin işçiye genel ve özel çalışma koşullarını gösteren yazılı bir belgeyi vermesinin ve işyerinde veya bankaya yapılan ödemelerde işçiye ücret hesap pusulası türünde bir belgenin de işçiye verilmesinin zorunlu tutulduğu görülmektedir. Bu kurallarla çalışma yaşamındaki kayıt dışılığın önlenmesi de amaçlanmaktadır.
  • Daha az vergi ve sigorta primi ödenmesi amacıyla iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığına rastlanmaktadır. Böyle bir şüphe ortaya çıktığında tanık beyanlarıyla birlikte işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı, bu araştırma sonucunda elde edilen veriler tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir. Tüm bu nedenlerle Yargıtay, avukat sekreteri olarak çalışan davacının kıdemi, çalıştığı işyerinin büyükşehirde olması ve yaptığı işin vasıflı iş olması sebebiyle işçinin asgari ücretle ya da bu civarda bir ücretle çalışmasının hayatın olağan akışına ve yaşam deneyimlerine uygun düşmeyeceği kararına varmıştır.